[Spoiler içerir]
If you want to the rainbow, you have to deal with the rain.
Ufaktan maceralı bir sürüş sonrası Agustus’lara gelen çiftimizi teşvikler karşılar. Bunlardan birisi yine filmin genel resmine uyumlu bir tonda söylenmiş bir sözdür: Gökkuşağı istiyorsan, yağmurla barışık olmalısın..
Birebir karşılamasa da benzer formattaki bir söz uzunca yıllar telefonumun ekranında kalmıştı: Uçmak istiyorsan, kendini boşluğa bırakmalısın..
Hazel, kanepede -kelimenin tam anlamıyla- biraz soluklandıktan sonra, Agustus yine süpriz bir çıkış yapar:
“Hikayen nedir?” diye sorar. Oysa biraz önceki mini maceralı yolculukta Hazel, 13 yaşında troid kanseri olduğunun anlaşıldığından bahsetmiştir. Zamanla ilaçlar, filmler, kemoterapi derken troid kanseri ile ilgili durumlar bu yavaşlamıştır. Ancak ciğerlerine dolmaya başlamış bu da doğal olarak nefes alış düzenini bozmuştur. Aksayarak da olsa ciğerleri, bir süre daha çalışabilecektir. Bunları az önce zaten anlatmıştır.
Agustus, yeniler: “Kanser hikayen değil, gerçek hikayen?”, (nedir) “İlgilerin, hobilerin.. Sevdiğin bir şey söyle”
Hani bazen birileri ile tanışırken “Sen n’apıyorsun?” diye sorulur. Bu sorunu gayet net bir cevabı vardır aslında “Sizle sohbet ediyorum”. Bu cevabı vermek isterim ama ukalalık algılanmasın diye yanlış bir manaya dönüşmüş sorunun, yanlış cevabını veririm. Bazen de “Nasılsın?” diye ben sormuş olurum; karşıdaki, iş ve iş yerindeki olaylarla ilgili şeyler anlatmaya başlar. Ben yine şaşırırım.. zira ben Onun içine dair bir soru sormuşken, o dışına dair bir cevap vermiştir. Belki de kendine has dünyasından başkasına bahsetmemek için böyle bir yol izliyordur der, dinlemeye devam ederim. Bunu anlayabilirim çünkü bazen bilerek ve kasıtlı olarak benim de topu taca attığım olur. Topun uzunca süre bana geri dönmesi istemiyorsam, siyaset ya da askerlikle ilgili bir şeyler sıkıştırırım araya.. Çoğu insan programlanabilir halde olduğu için iki kelimelik komutu alır ve muhabbet iki saat devam eder..
Agustus’a dönersek; Hazel’e sorduğui “Gerçek Hikayen” sorusu önemlidir. Patron şöyle dedi, kırmızı elbise aldım, Aylin’ler tatile gitmiş, Aykan’lar arsa almış.. bunlar, özünde insanın özüyle ile ilgili değildir..
Görsel: 500px, Film görselleri: The Fault in Our Stars