[Spoiler içerir]
Agustus‘un altını çizerek söylediği “gerçek hikayen, ilgilerin, hobilerin, fetişlerin.. sevdiğin bir şey söyle” cümlesi üzerine Hazel, daha önce yönetmenin frame arasında gösterdiği An Imperial Affliction / Görkemli Izdırap kitabından bahseder. Kitabın konusunun kanser üzerine olduğunu öğrenen Agustus, şaşırmış ve hafiften de kızmış gibidir. Hazel, biraz daha detay verme ihtiyacı duyar:


Yazarı Peter Van Houten, ölmenin nasıl bir şey olduğunu anlayan,
hayatımda gördüğüm tek ölmemiş insan.

Sözün akışı gereği, “ölmemiş insan”dan kasıt bellidir; Hayattaki insan.

Bununla birlikte, parçalar halinde üzerinde düşünülmeyi de hak ediyor bence. Müsadenizle ikinci parçadan başlamak istiyorum:

Ölmemiş herkes, yaşıyor sayılır mı?

Biyolojik olarak belki ama sosyolojik olarak -bence- “hayır”. Başka örnekler de verebilirim ama şu an örneğimiz bir NeoNazi olsun. Bu kişi -kişi demeye bile dilim varmıyor- bu tapiens, evet biyolojik olarak hayattadır ancak en başta “hayat nedir?” bilmemektedir. Milyarlarca yılda oluşmuş, Trilyonlarca gezegen arasından bildiğimiz sadece birisinde Hayat vardır. Canlılığa sahip milyarlarca organizma arasından sadece bazıları düşünme kapasitesine sahiptir. Bir NeoNazi, -çok değil en fazla 7 kuşak önce akraba oldukları halde-  kendi ırkından değil diye bir başkasının evini kundaklayabilmektedir.

Şimdi ne gezegenlerden, ne organizmadan, ne hayattan, ne şefkatten ne de sevgiden bi:haber bir NeoNazi, yaşamını idrak ederek “yaşıyor” olabilir mi?
“Senin saçın sarı, gözlerin beyaz; senin gibi olmayanları öldür” şeklide çok basit ve ilkel bir kodla hareket eden biyolojik bir varlık olabilir. Fakat Yaşamın Y‘sinden, Hayatın H‘sinden anladığı söylenemez.

So..
Ölmemiş herkes, yaşıyor sayılmaz.

 

Peter Van Houten’un hakkındaki cümlenin ilk yarınsa bakalım.
-Bazı blog ve forumlarda yalan-yanlış şeyler konuşulmuş.. Gerçekte An Imperial Affliction / Görkemli Izdırap adında bir kitap olmadığı gibi Peter Van Houten isimli bir yazar da yok. –Yoga Terapisi kitapları olan alakasız bir başkası var ama isim benzerliği sadece– –


Ölmek nasıl bir şey usta?

Yukarıya atıf yaparak söyleyecek olursak; Belki de tam manada Yaşıyor sayılan kişi için ölümü anlamış insan denilebilir.

Zira, “konuyu değiştir” demeden, üzerinde düşünmekten kaçmadan, derinlemesine ve enine boyuna ölümü düşünüp, idrak ederek anlamak; Hayatı ve değerini anlamak manasına da gelir.

Diyelim ki 1 ay sonra öleceğinizi biliyorsunuz ya da bir dakika! Çift taraflı yapalım: Kendinizin ya da Karşınızdaki kişinin 15 gün sonra öleceğini biliyorsunuz. (iki kişi olunca süre yarıya düştü nedense..)

  • NŞA’da çemkirdiğiniz bir şey için yine aynısını yapar mısınız?
  • “Hadi şuraya gidelim” dediğinde, çarşambaya atar mısınız?
  • “Sen de bi Latte dé saçmaisimato ısmarlamıyorsun” dediğinde “boş ver o saçma şeyi” mi dersiniz?
  • Cevapsız aramasını gördüğünüzde “Amaan sonra ararım” mı dersiniz?

Farklı düzlemlerde örneklerin çoğaltılabileceği aşikar. Ama hepsinin varacağı yer sanırım aynı:

Ölümü anlamak, hayatı anlamaktır.