“Müfredatı yetiştirmemiz lazım çocuklar” modunda, bir konunun üzerinden kuru kuru geçmektense, yaşayarak ve uygulayarak, canlı örnekler üzerinde görmek; daha sağlıklı bir şekilde kalıcı öğrenmeyi ve dahi idrak etmeyi sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Eğitim-öğretimin hemen tüm alanlarında dersler “uygulamalı” olsa, 12+ yıl gibi çok uzun bir süre çöpe atılmamış olur diye düşünüyorum.

Misal olması açısından aklıma gelen bir örneğe kısaca değinmek isterim:

Konu: Maddenin Atomları Arasında Boşluk Vardır

Öğretici, bir kavanozu ağzına kadar büyük taş parçalarıyla doldurur.
Gençlere sorar: “Dolu mu?
Evet” yanıtı gelir. Bunun üzerin çakıl taşlarını çıkarır ve yine ağzına kadar kavanoza koyar. Bolca çakıl taşı büyük taşların arasına girdiğini gören gençler biraz şaşırmış olarak anlatılmak isteneni kavramaya başlar.
Öğretici sorar: “Dolu mu?
Bu kez daha “anlamış tonda bir Evet” gelir, birisi atlar “ama hala minik boşluklar var”
Öğretici bu kez bir miktar kum çıkarır. “Hııı” sesleri eşliğinde ağzına kadar kavanoza koyar.
Dolu mu?” soruna “daha çok anlamış ve eğlenmiş tonda Evet” yanıtı gelir.
Ama
Olay henüz bitmemiştir. Öğretici bu kez Su çıkarır. Kavanoz ağzına kadar taşlar ve kumla dolu olsa da su için yer vardır. Bir miktar suyun da dolduğunu gören gençler çok daha keyiflidir ve öğrenmekten idrak etmek moduna geçmektedir.
Sonunda artık iyice doldu diye düşünürlerken,
Öğretici İspirto çıkarır. Ağzına kadar taş-kum-su dolu kavanoza İspirto koymaktadır ve kap taşmadan bir miktar ispirtoyu da içine alır. Bu beklenmedik son hamle sonrası gençler, Maddenin Atomları Arasında Boşluk Vardır cümlesini sonuna kadar kavramışlardır.

 

Ya da Matematik’te örneğin Üçgenlerde Benzerlik konusunda, klasik Şapka-Nehir soruları gibi bir soru sınıf içinde uygulamalı olarak yapılabilir. Elinde metre ve cetvelle ölçüm yapıp, ardından gerekli mesafeyi hesaplayan ve fiziksel olarak sağlamasını yapan bir çocuk kolay kolay bu meseleyi unutmayacaktır. Ve başka gerçek dünya problemlerinde zamanında eğlenerek öğrendiği hesapları rahatlıkla kullanacaktır.


Son olarak,
Tarih gibi konularda bile istenirse çok şey yapılabilir. Atıyorum “Kırım Savaşı sonrası, Osmanlı, Paris antlaşmasıyla Eflak ve Boğdan’a özerklik vermek zorunda kalmıştır.” deyip geçmek yerine Eflak neresi Boğdan nerede? Harita üzerinde Çizerek öğrenen bir zihnin, olayın gelişimi ve sonucunu anlaması daha kolay olacağı gibi unutması da zor olacaktır.