İrdelemesini yaptığımız üzere, geçmiş ve günümüz dünya insanları Benim İçin o kadar çok şey hazırlamışlar ki, bir minnet bir teşekkür göstergesi olarak benim de dünya insanları için bir şeyler yapmam lazım.

Burada bir parantez açayım, bağış ve hibe modunda bir şeylerden bahsetmiyorum. Ücreti mukabilinde bir şeyler sunmak da dünya için bir katkıdır. Örneğin yarım milyar dolar hasılat ile Wachowski Brothers/Sisters’ın Matrix’i çekip insanlara sunması, Bir Şey Yapmaktır. Felsefesiyle, çekim teknikleriyle, müzikleriyle.. yeni bir devir başlatmıştır. Fakat bir şeyler yapmak için mutlaka böyle debdebeli şeyler şart değil elbet. Körler için akıllı baston fabrikası kurmak da böyle bir baston fikrini üretmek de bir şey yapmaya dahil.


SesliSözlük

 

Hatırlarsak bu noktaya gelirken bir konumuz daha vardı; ülkedeki Cari Açık Benim Yüzümden meselesi.

O halde öyle bir şey yapayım ki;
Hem
kendi sebep olduğum cari açık sorunun çözümüne katkı susun,
hem de
insanlığa olan teşekkür borcumu ödememe yardımcı olsun.

 

— Tamam. Güzel Felsefe yaptın. Da’, somut ve pratik örneklerde tam olarak ne yapmaktan bahsediyorsun?

Takdir edersiniz ki bunun binlerce farklı cevabı olabilir. Benim burada örnekleyeceklerimden çok daha güzelleri de vardır elbet. Ama anlatmak istediğim temel yaklaşım daha iyi pekişmesi adına bir kaç misal yazayım:

Kozmetik senin için olmazsa olmazlardan mı? Aynanın önünde kreminden kirpik kıvırma aletine kadar set set ürünler mi var.
Düşün! De ki:
— “Bunca ürününün bana gelmesi için binlerce insan nice emek sarf etmiş. Yüzlercesi neler icat etmiş. Öyle bir şey yapayım ki kozmetik dünyasında bir damla da benden olsun. Bu ne olabilir? Ne yapabilirim? Hatta bu öyle bir şey olsun ki, ülkeye döviz girmesini de sağlasın ki sebep olduğum cari açık azalsın.”

//Alanım olmadığı için bu konuda ahkam kesemem ama uzaktan gözlerimden konuşabilirim sanırım.

Gördüğüm kadarıyla, Endonezyda’dan Fas’a kadar milyonlarca tesettürlü bayan, makyaj yapıyor. Fakat bunların bir kısmı abdest alırken su geçirmediği için oje kullanmıyor.

Buyur. Üzerinde çalış, ArGe yap, sor soruştur; Su Geçiren Oje üret. Ülkeye yüklüce döviz girdisi olsun ve kozmetik dünyasındaki milyonlarca kişinin bir sorunu çözerek yaşadığın dünyaya teşekkür et.


We Heart It

Kendi üretme imkanın yok mu? Patentini al ve fikrini firmalara sun. Patent olayı olmadı mı, yüzlerce firmaya mail at fikrinden bahset. Sana “yok, olmaz” diyen firmalardan birisi 6 ay sonra “olmaz dediler biz yaptık: İşte su geçiren organik oje” gibi.. reklamlar yaparsa, hayıflanmana gerek yok. Sen insanlığa vefanı göstermiş oldun. Üstelik onca meşakkati çekmeden 😉

Müzik dinlemeyi çok seviyorsun. Hatta müziksiz asla diyenlerden misin?

Uykusuz bir gecenin sabahında kuşlar güneşi selamlarken aklına akın eden o sözleri hemen not al.  Şöyle bir şarkı olsa.. dediğin şarkıyı sen yaz. O şarkının radyolarda çalınması için gereken neyse yap. İmkanın yok ve yapamıyor musun. Sözlerin sana ait olduğunu Noter’e onaylat ardından sosyal medyadan, dm’lerden sanatçılara ve yapım şirketlerine gönder.

Hazır yapmışken, müziğin evrenselliğini kullanıp bunu tüm dünya insanlarını kuşatacak şekilde yap.

Olmadı türkçe haliyle bile olsa diğer ülkelerdeki kişileri eserinden bi şekilde haberdar et. Biz nasıl ispanyolca/ingilizce/korece şarkılar dinliyorsak, başkaları da pek ala türkçe şarkılar dinleyebilir.

Yüzük taşıyıcısı kahramanı Frodo’nun Selda Bağcan hayranlığı

 

Ümmet Özcan – Çin’de İzmir Marşı Remix

Yazılımcı isen hiç kaçarın yok 🙂 Ürünlerini açık kaynak olarak paylaşman mümkün olduğu gibi her hangi bir site ya da uygulamayı  tüm dünyaya sunabilirsin. Sunmalısın.

Böylece hem diğer insanlar da bundan faydalanırken, cari açıktan yakınmak yerine ülkeye döviz girmesini sağlayabilirsin.

 

Yapılacak şeyin tümden yeni bir icat/fikir/ürün olmasına da gerek. Mevcudun üzerine 1-2 tık daha eklese yeter.

Finalde 2 kelimelik, vurgulu özet yapacak olursak; Cari açığın azalması ve insanlığa teşekkür için:
Üretim! İhracat!

“Bu muydu yani, her zaman duyduğumuz “Üretim yap ve İhraç et” lafı mıydı diyeceğin?”

Evet.
Ancak “LAF” değil. İlk yazıdan itibaren yazıları atlamadan, videoları sardırmadan izledi isen İDRAK ederek söylenmiş bir “üretim ve ihracat” sözü bu. Öyle ki;
“Türkiye’nin ihraç edilecek ürünler yapıp satması lazım ülkenin yoksa bu işler düzelmez”
şeklinde GoyGoy’dan alıp şuraya getiren bir söz:
— “Kısa olsalar bile KENDİ yazdığım hikayeleri/yazıları ingilizce, almanca, ispanyolca ve diğer diller de yazmam/çevirisini yaptırmam LAZIM”, “Kendim bir çizdiğim yapmalı ve ya fotoğraf çekmeliyim ve bunu paylaşırken ingilizce etiket kullanmam Lazım, Yurt dışı galerilere ve bianellere başvurmam Lazım”
.. anlaşıldı ise türevleri çoğaltılabilir 😉

// İhracat’ın da ötesine çalışan Başka bir kafa daha var aslında. Fakat bu sefer ben aradan çekileyim ve onu keşfetme işi de sizin olsun. Haritanın yerini biliyorsunuz 😉


Kapak görseli

//Hataları gözden geçireyim derken konu bazen yeni eklemelerle hayli uzuyor ve ikinci bir yazıya bölmek gerekiyor. Güneş de siyahı maviye boyamaya başlamışken, hiç o topa girmeden bu hayliyle yayınlıyorum, anlatım bozuklukları ya da imla hataları varsa şimdiden affola.