Molekül içi dünya tamamen farklı bir dünya.. kendine kuralları kendine göre yapıları mevcut. Öyle dilekçe yaz, yanıt bekle, işin olsun.. durumları yok. Olaylar o kadar hızlı meydana geliyor ki Femto saniye bazında sizin dilekçenin sonucu ve sonrasındaki sonuçlar da gerçekleşmiş.
Femto Saniye’yi şöyle düşünebilirsiniz;
1 Saniyelik bir süre var.
Bu 1 saniyenin Binde 1’i kadar bir süre olsun.
Bu binde 1’lik sürenin de binde 1’i kadar bir süre hayal edin. Karışmaması için isim mi versek acaba?
Saniye -> 1000’de 1’i > ve bunun da 1000’de 1’ine yani Saniyenin Milyonda 1 kadar bir süreye: Milyosa diyelim
Şimdi Milyosa’nın binde 1’i kadar bir süre düşünün.
ve bu milyosa’nın binde birinin de binde biri kadar bir süre düşünün. Bunun adı da Yuh!sa olsun hadi 🙂
Saniye > binde 1 > binde 1 (Milyosa) > binde 1 > binde 1 (Yuh!sa)
Bitti mi bitmedi yanın da bir 10 adet renkli tükenmez kalem veriyorum 🙂
Bir Yuh!sa ‘nın binde 1’i kadarlık bir sürenin 1Femto saniye.
1 Femto saniye = 1/1.000.0000.000.000.000
İşte bu süre, çoğu kimyasal reaksiyonun gerçekleşme süresi.
Derda ki, molekülden büyük şeyler dünyasında işler tam tersi bir hızla ilerliyor. Örneğin küp şeklinde ve içinde tonlarca çeşit molekülün olduğu earth adlı deney kültüründe, ışık/fotonlardan etkilenen bir proteinin göze dönüşmesi ~4,5 milyar yıl sürüyor. (4.500.000.000)
O göze sahip canlıların ilerleme hızı da doğal olarak, Ç.ooo.ooo.ook yavaş 😉
İtiraf edelim. Marsa gidiyor olsak da 1 metre toprak için, hala kardeş kardeşi öldürüyor. Nefes almamızda dehşet önemli olduğunu bildiğimiz halde, -kendi kendimize, kendi başımıza diktiğimiz gardiyanların izin verdiği- kabaca yılda sadece 2-3 haftalık tatil için, güzelim ormanları yakıyoruz. //Biz yakmasak bile; -aferin iyi ki yakmışsın der gibi- ortalama iki ay boyunca çalıp kazandıklarımızı, orman yakıp otel yapanlara hediye edip geliyoruz.
Nefesimizi kesenlere, emeklerimizi armağan ediyoruz.
[tam burada söylenecek bir ata sözü var. ama sizin iz’anınıza bırakıyorum artık]
Bildiğimiz tarih boyunca, devletler toprak için büyük büyük savaşlar verirken, normal kişiler de mal mülk için akıl almaz fiziksel, olmadı psikolojik cinayetler işliyorlar.
Ortalama olarak insanlığın bir şeylere kafasının dank etmesi 1000 yıllar alıyor. (Bkz: Zencilere haklarının verilmesi, bkz: AB’deki insan hakları anlayışı)
Evet, mevcut insan canlısı kürklü bir canlı olmadığı için bir barınağa ihtiyaç duyuyor. Ancak hepsi bu kadar. Ne willa, ne rezidans, ne saray.. hiç birisi temel ihtiyaç değil.
Yolculuk yapmaya yetecek, dayanıklı bir araç belki. hepsi bu kadar sonrası ihtiyaç değil.
“Anne nasılsın?” diyecek kadar, internete girecek kadar, bir cihaz yeterli, sonrası ihtiyaç değil.
(İtiraf et, almadan önce “kalemiyle, ekranı üçe bölebiliyorsun.. şöyle yapınca böyle oluyor vs. vs..” dediğin özelliklerin kaçını kaç defa kullandın. Belki de şimdi okuyunca varlığını hatırladın..)
İhtiyacımız olmayan her şeyin üretimi esnasında;
çok büyük emek, zaman ve kaynağı israf ediyoruz.
Tüketimi esnasında;
aylarca çalışmamızın karşılığını israf ettiğimiz gibi, ürünlerin taşınması esnasında emek ve zaman israf ettiğimiz gibi çevreyi de kirletiyoruz.
Sonrasında;
Evdeki ilgili yerlere bi bakıverin.. alıp da kullanmadığımız onca şey.. elimizdeki bozulmadan yenisini aldığımız cihazlar.. bir zaman sonra bunların çöpe girip doğa karışması ama doğal olmadıkları için canlılara zarar verdiği gibi tabiatı da israf ediyoruz.
Bu kadar yavaş ilerleyen bir anlayışla;
Bilinen milyonlarca gezegen arasında, hayat olduğunu bildiğimiz tek bir tane var. Ve biz;
KOCA GEZEGENİ İSRAF EDİYORUZ!
Görsel: sozcu
1 thought on “Gezegen İsrafı”